Muhtemelen ya siz, ya da tanıdıklarınızdan birisi vejetaryendir. Yani bu kişiler ya hiç hayvan ve hayvan ürünü yemezler, ya da hiç et yemezler ama yumurta gibi hayvan ürünlerini tüketirler. Peki, şöyle sıradışı bir senaryo üzerinde kafa yoracak olsak, neler olurdu:
- Ya Dünya üzerindeki herkes, bir anda vejetaryen olsaydı ve et yemeyi tamamen bıraksaydı?
-Yaşamlarımız ve gezegenimiz üzerinde ne tip etkileri olurdu?
Vejetaryenlik, günümüzde son derece nadir olarak görülen bir beslenme biçimidir. ABD'nin sadece %1.9-3.4 arası, Kuzey Amerika'daki insanların sadece %4-5 arası vejetaryendir. İneklerin kutsal sayıldığı ve et tüketiminin en az olduğu Hindistan'da bile vejetaryenlerin oranı %30'un üzerine çıkamamaktadır. Çin'de bu oran %4-5, Finlandiya'da %2-3, Fransa'da %3-5, İsveç'te %10, Rusya'da %3-4, Almanya'da %6-9, Hollanda'da %4.5, Norveç'te %2 civarındadır. Anlayacağınız, insanların ezici bir çoğunluğu halen et tüketmektedir. Bu aşırı yüksek talebi karşılamak içinse bol miktarda hayvan üretilmesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak gezegenimizde şu anda 20 milyar civarında tavuk, 1.5 milyar civarında inek, 1 milyardan fazla koyun ve 1 milyardan birazcık az sayıda domuz bulunmaktadır.
Eğer ki tüm Dünya bir anda vejetaryen olmaya kalksaydı ve hiç kimse et yemeyecek olsaydı, çok hızlı bir şekilde bu hayvanlar ölmeye başlardı. Çünkü talep olmayacağından söz konusu hayvanların kesimi ve satışı yapılamazdı; çiftçiler bu hayvanlardan para elde edemedikleri için onlara bakamazlardı ve besi hayvancılığı amacıyla evcilleştirilmiş hayvanlar vahşi hayatta kendi başlarına kalamayacakları için kısa sürede ölürlerdi. Yani ani bir vejetaryen geçişi, ironik bir şekilde kitlesel bir hayvan katliamıyla sonuçlanırdı. Elbette ki, herkesin bir anda vejetaryenliğe geçmesi söz konusu olmayacağından, bu senaryo neyse ki muhtemelen asla yaşanmayacak.
Ancak yine ironik bir biçimde, bu kadar fazla sayıda hayvanın bir anda yok olması, gezegenimiz ve vejetaryenlik için son derece faydalı bazı sonuçlara neden olurdu. Gelin bunlara hızlıca bir bakış atalım:
Öncelikle, söz konusu besi hayvanlarının yok oluşu, gezegenimizde inanılmaz geniş tarım alanlarının açılmasını mümkün kılardı. Sayı vermemiz gerekirse, şu anda insanlığın hayvan yetiştirdiği yüzey alanı 33 milyon kilometrekare civarındadır. Yani kabaca, Afrika kıtasının tamamı kadar! Üstelik bu sayıya, söz konusu besi hayvanlarını besleme amacıyla yetiştirilen bitkilerin kapladığı alan dahil bile değildir!
Ne var ki bu boşalan alanın işlevsel kalabilmesi için, çok ciddi bir insan müdahalesi gerekmektedir. Çünkü hayvanların hızlı yok oluşu, bu hayvanlardan geriye kalan toprakların hızla çoraklaşmasına ve çölleşmesine neden olacaktır. İnsanlar, bu toprakları kurtarmak adına bol miktarda besin takviyesinde bulunmalı ve toprağı zenginleştirmelidir. Ancak ola ki insanlık olarak hayvanlardan geri kalan bu alanları düzgün besleyebilirsek, bunların en azından bir kısmı orijinal durumları olan çimlik alanlara ve hatta ormanlara dönüşebilir!
Bunun da sıradışı bir faydası olurdu: Küresel iklim değişikliği ile mücadele... İnsanlık olarak tarım ve hayvancılık amaçlarıyla katlettiğimiz ormanlar, atmosferik karbondioksit birikiminin arkasında yatan en önemli sebeplerden birisidir. Çünkü yeterince yeşil alan olmaksızın fotosentez oranları düşecek, bu da atmosferde karbondioksit birikimine neden olacaktır. Üstelik daha önceki yazılarımızda da anlattığımız gibi, geviş getiren besi hayvanlarımız yellenme, geğirme ve dışkılama suretiyle de aşırı miktarda metan gazını atmosfere salmaktadırlar. Metan, küresel iklim değişikliğine neden olmak bakımından karbondioksitten 25 kat kadar daha tehlikeli bir gazdır.
Yani besi hayvanlarımız ağaçlık alanları öldürmekle kalmaz; aynı zamanda saldıkları gazlarla da iklim değişikliğine sebep olurlar. Hem de bu gazların miktarı öylesine fazladır ki, besi hayvanlarımız tek başlarına küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının %15'ini üretirler! Bu miktarın fazlalığını anlayabilmeniz için şunu söyleyelim: Besi hayvanlarımızın saldıkları sera gazları, gezegen üzerindeki bütün arabaların, uçakların ve trenlerin saldığı toplam sera gazlarından daha fazladır! İşte bu nedenle birçok bilim insanı, vejetaryenliğe geçiş veya en azından et tüketimini azaltmanın küresel ısınma ile mücadelede en etkili yöntemlerden biri olabileceğini ileri sürmektedirler.
Herkesin bir anda vejetaryenliğe geçmesinin bir diğer önemli etkisi de su tüketimi üzerinde olacaktır. Günümüzdeki tatlı su tüketiminin %70'i tarım için kullanılmaktadır. Ancak bunun önemli bir bölümü et üretimi için harcanmaktadır. Örneğin, 1 kilogram biftek eti üretmek için 15.000 litre, domuz eti için 6.000 litre, tavuk eti içinse 4.000 litre su kullanılmaktadır. Buna karşılık 1 kilogram tahıl ürünü için 1.600 litre, meyveler için 900 litre ve bahçe bitkileri için 300 litre su kullanılmaktadır.
Elbette şu belirtilmelidir ki 1 kilogram et içerisindeki besin ve kalori miktarı, aynı miktardaki meyveye göre çok, çok ama çok fazladır! Dolayısıyla günlük enerji ihtiyacınızı tatmin etmek için yemeniz gereken et miktarı, meyve miktarından çok daha azdır. Ne var ki, eğer ki kalori başına düşen enerji miktarı ile kullanılabilir enerji açılarından değerlendirecek olursanız, biftek için gereken su miktarı halen meyvelerden 5 kat, sebzelerden 7 kat, tahıllardan 20 kat fazladır.
O zaman harika! Hepimiz vejetaryen olalım, değil mi?
Maalesef, hiçbir konu gibi bu konu da tek taraflı değil. Vejetaryenliğin de olumsuz tarafları bulunuyor.
Vejetaryenliğe geçmemiz dolayısıyla hayvan stoklarının yitirilmesi, birçok ikincil ürünün de piyasadan silinmesi anlamına gelecektir. Örneğin, fahiş fiyatlara satılan deri ürünleri piyasadan kalkacak ve sadece sahte deri kalacaktır. Ayrıca kozmetik, mum ve deterjan gibi ürünlerde kullanılan hayvan yağları da ortadan kalkacaktır. Elbette ki bu ürünlerin "hayvan ürünü kullanmayan" versiyonları vardır; ancak bunların talebi karşılayabilmesi için yine ağaçların kesilmesi ve bu ağaçların yerine, söz konusu ürünlerin içerisinde kullanılan soya gibi bitkilerin ekilmesi gerekecektir. Yani vaziyet, hayvanların alan kaplamasına benzer olacaktır.
Bu konuda belki de en büyük tehlike, günümüzde her 7 insandan birinin, yani toplamda 1 milyardan fazla insanın hayatını besi hayvancılığından kazanıyor olduğu gerçeğidir. Bunların birçoğu, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan küçük ölçekli çiftçilerdir. Eğer ki besi hayvanlarına olan talebi bir anda sıfıra indirecek olursak, bu kişilerin pratik olarak tamamı işsiz kalacak, birçok ülkenin gelişimi dikkate değer miktarda aksayacaktır. Elbette ki, bu içşilerin bir kısmı bitkisel ürünler yetiştirecek şekilde yeni iş imkanları bulabilirler.
Vejetaryenlikle ilgili bir diğer sıkıntı, insan doğasından ve biyolojiden kaynaklanmaktadır. İnsan, hepçil bir hayvan türüdür: Yani et de, ot da yiyebilecek şekilde özelleşmiştir. Bu nedenle vejetaryenliğe geçtiğinde psikolojik olarak rahatladığını söyleyen birçok insan olduğu gibi, et tüketmeyi bırakmanın anlam veremedikleri bir strese, paniğe, rahatsızlığa neden olduğunu belirten kişiler de bulunmaktadır. Zaten bu sebeple modern zamanlarda vejetaryenliği seçen her 5 kişiden 4'ü (%84'ü) et tüketimine geri dönmektedir. Bu nedenle vejetaryenliğe bir anda geçmek, bu geçişin plansız ve programsız olarak yapılması, vejetaryenliğe geçişin amacının tekil sebeplere bağlanması, genellikle başarısızlık ile sonuçlanmaktadır.
Bu gerçeklik, vejetaryenliğin Dünya genelindeki gidişatıyla da örtüşmektedir. Dünya'daki vejetaryenlerin sayısı artmak yerine, azalmaktadır. Bunun sebebi, her ne kadar gelişmiş batılı ülkelerde vejetaryenlerin sayısında göreceli bir artış olsa da, Çin ve Hindistan gibi ülkelerde ekonomik kalkınma yaşandıkça et tüketimi de artmaktadır. Buna bağlı olarak bazı ülkelerdeki kısmî artış dengelenmekte, hatta tersine çevrilmektedir.
Uzun lafın kısası, daha parlak bir gelecek istiyorsak, bunu tekil çözümlerde aramak hata olacaktır. Dünya'nın geleceği, çok yönlü çabalara bağlı bulunmaktadır. Herkes vejetaryen olduğunda, Dünya'nın daha iyi bir yer olacağını garanti etmemiz mümkün değildir. Fakat eldeki veriler göstermektedir ki, eğer ki bireyler en azından et tüketimini azaltacak olurlarsa, Dünya'ya kademeli olarak artan miktarlarda katkı sağlamamız mümkün olabilecektir. Yani birdenbire et tüketmeyi bırakmanız şart değil; ancak miktarca azaltmak, hem size, hem de doğaya faydalı olabilir gibi gözükmektedir.
Zaten eğer ki daha ot-temelli bir diyete geçişi, daha uzun zaman dilimlerine yayarak, daha yavaş yapacak olursak, bu yazımızda ele aldığımız sorunların büyük bir kısmı kademeli olarak gerçekleşeceğinden etkisiz hale gelebilecektir. Bu durumda vejetaryenliğin veya ot-temelli hepçil diyetin gezegenimize faydaları daha net bir şekilde etkisini gösterebilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder